3 yıl önce
Merhaba arkadaşlar! Sizlere her anlamda destek olabilmek ve yanınızda olduğumuzu hissettirebilmek için blog yazılarımızda yeni bir serinin başlangıcını geçtiğimiz haftalarda “Sınava Dâhil Olan Bir Konu Daha Var: Sınav Kaygısı” başlıklı yazımızla yapmıştık. Bugün ise yine kitaplarda okuyup sorusunu çözemeyeceğiniz ancak psikolojik sürecinizi doğrudan etkileyen “Motivasyon”u sizlerle bir yazı özelinde buluşturmak istedik. Şimdiden iyi okumalar.
Okullarda girdiğiniz sınavlar, yeni okullara gidebilmek için girdiğiniz sınavlar…
Bir düşünsenize bugüne kadar kaç defa okul başarınızın değerlendirilmesi için sınava girdiniz? 50, 100, biraz daha fazla mı? Bu hesaplama uzar gider. Bu yüzden her birinize “Profesyonel Öğrenci” unvanını versek hata yapmış olamayız sanırım. Profesyonel olan tüm öğrencilerin de sınava hazırlık sürecinin çiçekli yollardan geçmediğini bildiğinden eminim.
Uzun sürelerde içerisinde harcanan emeğin değerlendirildiği sınavlara hazırlanmak, genel anlamda koşu maratonlarına benzetilir. Buna göre siz bir atlet, sınav ise koşacağınız maratondur.
Siz başından itibaren yarışa girdiğinizi bilir ve kabul edersiniz ama koşu gününden önce olanları, koşu sırasındaki yaşanabilecek olumsuzlukları hiç kimse dile getirmez, konuşmaz. Ancak bu çok sağlıklı bir yöntem olmamakla birlikte sürekli de değildir. O yüzden madalya alacak tüm atletlerin-yani siz öğrencilerin- yarış öncesine ilişkin belki de en önemli konulardan biri olan motivasyonun ne olduğunu bilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum.
Peki nedir motivasyon? TDK sözlüğünü incelediğinizde motivasyonun; isteklendirme, güdülendirme olarak tanımlandığını görebilirsiniz. Öğrencilerin gayri resmi sözlüğünde ise “ders çalışmak için harekete geçirici güç” olarak tanımlanıyor olabilir.
Yapılan bilimsel araştırmalar motivasyon ile olumlu sonuç elde etme arasında doğrudan bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Buna göre motivasyonunuz yüksek ise daha uzun süreli çalışabilir, süreçte karşılaşabileceğiniz zorluklarla çok daha güçlü bir şekilde mücadele edebilirsiniz. Yine aynı denklemden hareketle motivasyonunuz düşükse daha çabuk öfkelenir, dikkat dağınıklığı yaşayabilir, istediğiniz performansı sergileyemeyebilirsiniz.
Süreçte motivasyonunuzu istenir seviyede tutabilmeniz için atabileceğiniz adımları öğrenmek ve bunları çalışmalarınıza entegre etmeye ne dersiniz? İşte karşınızda ipuçlarımız:
1. Çalışma İçin En Doğru Zaman: Tüm öğrencilere çalışmaları için sabah saatlerini tercih etmeleri söylense de bazılarınız “Hocam ben gece kuşuyum, geceleri çalıştığım her dersten daha çok verim alıyorum.” diyor olabilir. Bu sebeple motivasyonunuz düşük olduğunu düşünüyorsanız kendinizi en enerjik hissettiğiniz zaman diliminde ders çalışmak doğru bir seçim olabilir.
2. “Zorla Başla, Gerisi Kendiliğinden Gelir”: Literatürde “Eat That Frog” "Kurbağayı Ye" olarak adlandırılan bu teknikte yapmanız gereken çalışmaya sizin için en zor olan dersle başlamak. Örneğin günlük programınızda AYT Fizik, AYT Matematik ve TYT Türkçe konuları yer alıyor ve siz TYT Türkçe’de zorlandığınızı hissediyorsanız çalışmaya bu dersten başlayabilirsiniz. Bu sayede hem zoru başarmanın verdiği özgüven hem de programınızın hafiflemesiyle birlikte enerjinizin yükseldiğini rahat bir biçimde gözlemleyebilirsiniz.
3. “Rutinler de Esnetilebilir!”: Çalışmalarınızın bir alışkanlığa dönüşebilmesi için rutinler çok önemli olabilir. Buna katılmakla birlikte bazı rutinlerin belirli bir süre sonra monotonluğa dönüşmesi öğrencilerin motivasyonlarında düşüklüğe neden olabilir. Bu sebeple zorlandığınız ya da çalışmaktan keyif almadığınız dersleri sevdiğiniz mekânlarda çalışmayı deneyebilirsiniz. Kuş cıvıltısı eşliğinde “İntegral” çalışmak çok daha keyifli olabilir örneğin.
4. “Hedef, Hedef, Hedef!”: Varacağınız istasyon belli değilse yola çıkmanın ne anlamı olabilir ki? Bu sebeple çalışmaya başlamadan önce ders çalışmanın size ne kazandırabileceğini, hangi hedeflere ulaşma noktasında sizi destekleyebileceğini bir düşünün. Bu hedefler her zaman uzun vadeli olmak zorunda da değil üstelik. Örneğin iki hafta için bir hedef tablosu oluşturmak da motivasyonunuzu ve ders çalışmaya ilişkin ilginizi destekleyebilir. Bunun yanı sıra hedeflerinizi görsel, yazılı, sesli vb. farklı araçlarla ortaya koymayı da deneyebilir bu sayede hedefin içselleştirilmesini daha kolay hâle getirebilirsiniz.
5. “Çok Çalıştık, Ödül Yok Mu Hocam?”: Motivasyonun en önemli bileşenlerinden biri de sanıyorum ki ödüldür. Uzun süren çalışmalar, düşmüş olan motivasyonun yeniden yükseltilmesi elbette kolay değil. Bu sebeple kendinizi ödüllendirmekten lütfen kaçınmayın. Ödülleri bir lüks olarak değil de temel bir ihtiyaç olarak ele alın. Burada dikkat edilmesi gereken asıl konu ödüllerin ne olacağını belirlemek. 21. yüzyılda internetten ya da sosyal medyadan tamamen izole olmak kolay değil elbette. Ancak sürekli olarak da bu platformlar içerisinde yer almak dikkat dağınıklığının ana sebeplerinden biri. Bu yüzden uzun süren çalışmaların ya da tamamlanan zorlu hedeflerin ardından kısa süreli kaçamakların motivasyona olumlu yönde katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Ödülü sadece tablet, telefon, oyun olarak düşünmemek de gerekiyor tabi ki. Sevdiklerinizle birlikte olup sohbet etmek, dertleşmek, birlikte güzel bir yemek yemek de ödüllerin en büyüğü olabilir. Sevginin gücünü hissetmek derslerinize, çalışma temponuza tahminlerinizin çok ötesinde katkı sunar.
Şimdilik bizim paylaşacağımız öneriler bunlar.
Hepsi test edildi, Koçum Yanımda öğrencileri tarafından onaylandı ?
Peki siz? Sizin motivasyon yükseltici ipuçlarınız neler? Yorumlarınızı ve düşüncelerinizi heyecanla bekliyor olacağız. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere hoşça kalın.
“Bu sabah hava berrak;
Bu sabah her şey billurdan gibi.
Gök masmavi bu sabah,
Güzel şeyler düşünelim diye.
Yemyeşil oluvermiş ağaçlar,
Bulutlara hayretinden.”
Cahit Sıtkı TARANCI
KAYNAKÇA
Akbaba, S. (2006). Eğitimde motivasyon. Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi, (13), 343-361.
Stirling, D. (2013). Motivation in education. Aichi Universities English Education Research Journal, 29(2013), 51-72.
Tarancı C. (2019). Otuz Beş Yaş. Can Yayınları. 66. Basım
Klinik Psikolog İlkem İŞCAN
3 yıl önce
Geçtiğimiz günlerde sizlerle “Bir günü 48 saat yapamam ama 24 saatte ne...
3 yıl önce
Bu yazıda netlerini artırmak için deneme öncesinde, deneme anında ve deneme sonrasın...
3 yıl önce
Çocuk geçmiş aynanın karşısına, demiş ki: “Ayna ayna, yarıyıl geldi. ...