Çocuğum Çalışmayı Neden Erteliyor?

3 yıl önce

“Benim çocuğum çalışacağım diyor; ama bir türlü çalışmıyor!”

“Oğlumun bir sürü hedefi var; ama bir türlü masanın başına geçmeyi beceremiyor. Nasıl kazanacak bu çocuk?”

“Ders çalışmaya başlamak bu kadar zor olabilir mi? Ben öğrenciyken hiç böyle değildim. Oturur, konuyu bitirene kadar kalkmazdım masanın başından.”

 

Bu cümleler size de tanıdık geldi mi?

Sınava hazırlık döneminin özneleri her ne kadar öğrenciler olsa da öğrencilerin davranışlarında, duygularında, düşüncelerinde büyük etkileri olan siz ebeveynlerin yeri de bu dönemde oldukça önemli.

Bu sebeple ailelerin çocuklarının niçin çalışmadığını farklı boyutlarla anlaması, neler yapabileceği üzerine düşünmesi öğrencilerin daha rahat duygular ve düşünceler içinde verimli bir sınav dönemi geçirmesine yardımcı olacaktır.

Haydi, öğrencilerin niçin bir türlü çalışmaya başlamadığına biraz daha ayrıntılı bir şekilde bakalım.

“Ders çalışmak” belli bir plan çerçevesinde gerçekleştirildiğinde kişileri çok zorlamayan bir eylem olarak gelebilir kulağa. Ders çalışmak beyinlerinin düzenleme, kontrol, farkındalık becerileri çocuklara ve ergenlere göre çoğunlukla daha gelişmiş olan yetişkinler için daha rahat bir yerde konumlanabilir.

Bu sebeple de bu satırı okuyan kişilerinden bazıları “Hocam hayatta o kadar zorlayıcı, o kadar yorucu işler var ki çocukların yapacakları bir tek ders çalışmak, onu da yapmıyorlar.” diyebilir.

Bu noktada ders çalışırken öğrencilerimizin vermesi gereken emeği biraz somutlaştırmak öğrencilerin içinde bulunduğu durumu daha iyi bir şekilde anlamak için faydalı olacaktır diye düşünüyorum.

Bu noktada bir puzzle düşünelim.

Bu puzzle’ın kapağında çok sevdiğimiz bir şehrin manzarası, doğadan bir kare, tarihi figürler, hoşunuza giden bir sanatçı olabilir. Biraz daha ayrıntılı baktığımızda puzzle'ın 3000, 5000, 10.000 ya da farklı sayılarda parçaları olduğunu görür yapabileceğimize inandığımız kadar parçası olan puzzle’ı alırız.

Puzzle’la uğraşmaya başladığımız o ana gelelim.

Kutudakileri yere serdiğimiz zaman bir yandan birbirine çok benzeyen bir yandan birbirinden oldukça farklı yüzlerce, binlerce farklı parçayla karşılaşırız. Puzzle’ın kapağındaki o muhteşem karenin bizde olması, o parçaları tamamlayabilmemiz bir hayal gibi gelmeye başlar. Fakat puzzle’ı alırken bir amacımız vardır. O resmi tamamlamak isteriz.

Devam ederiz. Birbirine yakın parçaları yan yana getirerek istediğimiz kareyi oluşturmaya başlarız. O sırada neler olur? Birbiriyle birleşmesi gerektiğini düşündüğümüz parçaların düşündüğümüz gibi birleşmediğini fark ederiz. Bir parçanın etrafına gelecek diğer parçaları bulmak için çok kere denemeler yaparız. Bir an olur sanki bütün parçalar birbirleriyle aynı gibi gelir bize.

Zaman geçer puzzle’ı yapmayı tamamlarız ya da daha sonra yapmak üzere bir köşeye bırakırız. Bunun yanında puzzle’ın bir kısmına kadar gelebilir, tamamlamak için daha rahat bir zamanı bekliyor da olabiliriz.

Siz hangi kısımda olurdunuz?

Çocuklarımıza, öğrencilerimize geri dönelim.

Çocuklarınızın çalışma ile olan ilişkisini, çalışırken niçin zorlandığını düşünürken puzzle örneğini aklınıza getirmek onları anlamanıza yardımcı olabilir.

Çalışmaya başlayamamak, yani çalışmayı ertelemek en genel tanımıyla kişinin kendini düzenlemesindeki eksiklik olarak tanımlanır. Bu noktada çalışmaya başlayabilmek zihnin içindeki onlarca, yüzlerce ve belki de binlerce parçayı düşüncede ve eylemde anlamlı bir şekilde düzenleyebilmek, düzenleyebilmek için yollar geliştirmek ve birleştirebilmek ile başlar. Bu parçaları yan yana getirmeye çalışmamanın, sonra yaparım diye ertelemenin nedenleri arasında kimi zaman başarı korkusu kimi zaman başarısızlık korkusu, yük altına girmek istememek, aşırı mükemmeliyetçilik, kişinin çevresindekilerden onay alamayacağı, kendini yetkin hissetmemesi gibi unsurlar gösterilebilir. Bütün bu unsurlar da göz önüne alındığı zaman yapılan araştırmalar erteleme davranışının zaman yönetiminin ötesinde bir problem olduğunu bu davranışın kişinin eyleme geçtiği an ortaya çıkan, çıkabilecek duyguları düzenlemekte yaşanan birtakım zorluklardan kaynaklandığını vurgular. Kısaca hangi saat aralıklarında hangi derslerin çalışılacağı belli olan bir program oluşturmak çalışabilmek için yeterli bir eylem değildir.

Peki parçaları birleştirmek, çalışmaya başlamak nasıl mümkün olur?

Bu noktada siz veliler ne yapabilirsiniz?

Araştırmalar ebeveynlerin çocuk üzerindeki beklentilerinin ve çocuğa yapılan baskıların çocuğun davranışlarının şekillenmesinde önemli olduğunu göstermektedir.

Bu sebeple çocuğa “Sen de hiç çalışmıyorsun. Tek yapman gereken çalışmak, onu da beceremiyorsun.” şeklinde cümleler kurmak çocuğun güvenini azaltarak çalışmaya bir türlü başlayamamasına neden olur. Bu sebeple çocuğunuzun çalışmakta zorlandığı zamanlarda bunun nedenlerini anlamaya yönelik cümleler kurmak çocuğun çalışmaya başlaması için daha işlevsel olabilir. Örnek olarak; “Çalışmakta zorlandığını görüyorum. Sence neden olabilir, yapabileceğim bir şeyler var mı?” şeklinde sorabilirsiniz.

Öğrencilerin korkuları, kaygıları, kendilerini değersiz bulmaları zihinlerinin daha çok bulanıklaşmasına neden olur. Öğrenmek istedikleri konuları çalışırken zorlandıkları her an hiçbir zaman yapamayacaklarını, hiçbir şey anlayamayacaklarını düşünürler. Böyle olunca da çalışmak istemezler. Bu sebeple çocuğunuzu sınavda, derslerde gösterdiği herhangi bir başarıya bağlı olmadan koşulsuz bir şekilde sevecek davranışlar göstermek hissettikleri zor duyguları düzenleyebilmesine yardımcı olur. Öğrencinin hissettiği zor duyguları düzenlemesi, öğrenmede güçlük yaşadığı zamanları da kabul ederek çalışmaya devam etmesini, şu an yapamıyorum ama yapabileceğim inancına sahip olmasını sağlar.

Bunun yanında çocuklarınızı yargılamadan ve onların alanlarına çok müdahale etmeden bazı konularda çocuklarınıza eşlik edebilirsiniz. Öğrenci ders çalışmaya başlamakta zorlandığı zaman “Neleri çalışmak istiyorsun, bana biraz anlatmak ister misin? Bugün için kafanda nasıl bir planın var?” şeklinde sorular sorabilir, onlar planlarını paylaşırken onları destekleyici cümleler kurabilirsiniz. Böyle durumlarda öğrenci ona eşlik edildiğini fark ederek, yalnız olmadığını hissederek kendini daha rahat bir şekilde düzenleyebilir.

 

Kaynakça

Sweitzer, N.G., 1999. “Fiddle-Dee-Dee, I’ll Think About It Tomorrow”: Overcoming Academic Procrastination in Higher Education. M.A. Thesis, Biola University: The Faculty of The Department of Education.

Toprakyaran, S. (2016). Lise son sınıf öğrencilerinin anne baba tutumları ile akademik erteleme davranışları arasındaki ilişkinin incelenmesi (Master's thesis, Sosyal Bilimler Enstitüsü).

Tuckman, B. W., 1998. Using Tests as an Incentive to Motivate Procrastinators to Study. The Journal of Experimental Education, 66(2), 141-147.

 

Uzman Psikolojik Danışman Ayşegül Küçüknane

İlginizi Çekebilir

© 2022 Koçum Yanımda | Tüm Hakları Saklıdır. © Koçum Yanımda, Doping Hafıza ürünüdür.